Madde 6 – Adil yargılanma hakkı
  1. Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.
  2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.
  3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
    a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
    b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;
    c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi
    için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
    d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;
    e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak.
adil yargilanma min

Madde 6’nin uygulanmasına egemen olan anahtar ilke hakkaniyettir. (Gregačević v. Hırvatistan, § 49). Bununla birlikte, bir yargılamayı adil kılan unsur yalnızca değişmez bir kural olamaz, somut olayın koşullarına tabi olmalıdır. (Ibrahim ve Diğerleri v. Birleşik Krallık [BD], § 250).

Madde 7 – Kanunsuz ceza olmaz
  1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
  2. Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir eylem veya ihmalden suçlu bulunan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.
kanunsuz ceza olmaz min

Sözleşme’nin 7. maddesinde öngörülen güvence, hukukun üstünlüğünün temel unsurlarından biridir ve Sözleşme’nin 15. maddesi kapsamında savaş zamanında veya başka kamusal bir tehlike halinde dahi askıya alınamayacağı belirtilen bu güvence, Sözleşme ile getirilen koruma sisteminde önemli bir yere sahiptir. Amacından ve konusundan da anlaşıldığı üzere, bu madde, keyfi kovuşturmalara, mahkûmiyet kararlarına ve cezalara karşı etkin güvenceler sunacak şekilde yorumlanmalı ve uygulanmalıdır (S.W./Birleşik Krallık, § 34; C.R./Birleşik Krallık, § 32; Del Río Prada/İspanya [BD], § 77; Vasiliauskas/Litvanya [BD+, § 153).

Dava adı

Mahkeme’nin Hükümet’e yönelttiği sorulara ve başvurucunun Hükümet’e iletilen şikayetlerine ulaşmak için başvuru numarasının üzerine tıklayınız

Dava konusu

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Madde 6 – Adil yargılanma hakkı
  1. Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.
  2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.
  3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
    a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
    b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;
    c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi
    için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
    d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;
    e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak.

adil yargilanma min

Madde 6’nin uygulanmasına egemen olan anahtar ilke hakkaniyettir. (Gregačević v. Hırvatistan, § 49). Bununla birlikte, bir yargılamayı adil kılan unsur yalnızca değişmez bir kural olamaz, somut olayın koşullarına tabi olmalıdır. (Ibrahim ve Diğerleri v. Birleşik Krallık [BD], § 250).

Madde 7 – Kanunsuz ceza olmaz
  1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
  2. Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hukuk ilkelerine göre suç sayılan bir eylem veya ihmalden suçlu bulunan bir kimsenin yargılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.
kanunsuz ceza olmaz min

Sözleşme’nin 7. maddesinde öngörülen güvence, hukukun üstünlüğünün temel unsurlarından biridir ve Sözleşme’nin 15. maddesi kapsamında savaş zamanında veya başka kamusal bir tehlike halinde dahi askıya alınamayacağı belirtilen bu güvence, Sözleşme ile getirilen koruma sisteminde önemli bir yere sahiptir. Amacından ve konusundan da anlaşıldığı üzere, bu madde, keyfi kovuşturmalara, mahkûmiyet kararlarına ve cezalara karşı etkin güvenceler sunacak şekilde yorumlanmalı ve uygulanmalıdır (S.W./Birleşik Krallık, § 34; C.R./Birleşik Krallık, § 32; Del Río Prada/İspanya [BD], § 77; Vasiliauskas/Litvanya [BD+, § 153).

Dava adı

Mahkeme’nin Hükümet’e yönelttiği sorulara ve başvurucunun Hükümet’e iletilen şikayetlerine ulaşmak için başvuru numarasının üzerine tıklayınız

Dava konusu

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.

Dava esas olarak, başvurucunun Türk makamları tarafından 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye’de gerçekleşen darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen ve “Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması” olarak tanımlanan silahlı terör örgütüne üye olmaktan mahkûm edilmesi ile ilgilidir.

Başvurucunun mahkûmiyet kararı, diğer hususların yanı sıra, başvurucunun şifreli mesajlaşma uygulaması “ByLock”u kullandığı iddiasına dayandırılmıştır; yerel mahkemeler bu uygulamanın münhasıran FETÖ/PDY üyeleri tarafından kullanıldığını ve bu nedenle bir kişinin FETÖ/PDY’nin hiyerarşik yapısının bir parçası olduğunu kanıtlamak için tek başına yeterli delil teşkil ettiğini belirtmiştir.